Özgürlük denilince hayalimizde canlanan ilk manzaralardan birisi yelkenli bir teknedir. Bir yelkenlinin rüzgarın doldurduğu heybetli yelkenleriyle denizin üstünde bir kuğu gibi ufka doğru süzülmesi ne güzel bir manzaradır! Hele birden fazla yelkenli tekne görüyorsak, değmeyin keyfimize. Peki ya onlarca yelkenli tekneyi bir arada görmek? Leyleği havada görmek gibi bir şey mi? Rüzgarını paylaşan deniz insanlarının, yarışlar ya da farklı etkinliklerle bir araya gelmesi hem kendileri için keyifli seyirlere, hem de kıyıdaki insanlar için seyir keyfine neden olmaz mı? İşte böyle bir görsel ziyafet, geçtiğimiz hafta sonu başarılı bir organizasyonla, yarış amaçlı olmayan ve seksen civarında yelkenli teknenin katıldığı, ikincisi düzenlenen Yalova Mehmet Özharar Rallisiyle sunuldu. Bu ralliyi anlatmadan önce biraz yelkencilikten bahsetmek iyi olur.
İnsanoğlunun denizle macerası mitolojik dönemlere kadar uzanıyor. Balık avlamakla başlayıp, keşiflere ve deniz savaşlarına giden yolda denizcilik, tarihteki pek çok ulusun önemli bir askeri ve ticari gücü olmuş. Bugün Dünya’nın en büyük ekonomilerinin tamamına yakını, denizcilik tarihi en eski olan devletlerden oluşuyor. Dünya’nın ilk haritasını çıkaran da denizciler olmuş, sonradan bu haritaların defalarca değişmesine neden olanlar da. Dünya’yı keşfedip ticareti yayan, bu sayede gelen zenginleşmeyle, bilim, sanat ve kültürün gelişmesine olumlu katkı yapan iyiler de, insanları kaçırıp kürek mahkumu veya köle olarak uzak kıtalara taşıyan, korsanlık yapan, keşfettikleri yerlerde katliamlar yapan kötüler de hep denizciler, hep denizciler.
Yelkene dönecek olursak, buhar makinelerinin icadına kadar tüm gemilerin tek enerji kaynağı önce kürekler, sonra da rüzgardı. Rüzgardan daha çok faydalanmak için hem farklı gemi inşaat teknikleri, hem de farklı yelken ve yelkenli tipleri geliştirilmişti. Eski yelkenli gemiler şimdiki modern yelkenlilerden farklıydı. Mesela “Yelkenler Fora!” komutu, günümüzde fazla kullanılmaz çünkü fora etmek deyimi çözmek serbest bırakmak anlamındadır. Eskiden yelkenli gemilerde yelkenin çözülüp bağlı olduğu serenden aşağıya doğru açılması için söylenirdi. Yelkenli gemiler, insanlık denizini besleyen en önemli nehirlerden birisiydi. Dünya üzerinde farklı diller konuşan topluluklar arasındaki, kültür alışverişinde, edebiyata, tiyatroya ve sonrasında sinemaya katkıda denizcilik ve yelkencilik uzun zaman boyunca başrollerde yer almıştır.
Yirminci yüzyılla birlikte Dünya’da kutuplar da dahil olmak üzere denizcilerin keşfetmediği bir yer kalmamış oldu. Makineli gemiler transatlantiklere dönüştü. Neredeyse dörtte üçü suyla ve kapitalizmle kaplı olan yerküremizde “amatör denizcilik” denilen bir hobi icat edildi. Amatör, latince “amor: sevgi” sözcüğünden türemiş olup bir işi para kazanmak için değil, sevdiği, zevk aldığı için yapan anlamına gelir. Günümüzde amatör denizcilik, Dünya’nın her yerinde yelkenle, motor gücüyle ve hatta kürekle hareket eden deniz taşıtlarıyla çok popüler bir uğraş. Ülkemizde pahalı marina ücretleri ve bakım maliyetleri nedeniyle zengin merakı olarak başlayan bu hobi zamanla yaygınlaştı. Özellikle hem bireysel hem de takım sporu olarak yapılabilen yelkencilik de her geçen gün daha fazla ilgi görüyor. Kullanılan yelkenli tekne tiplerine göre pek çok kategori içeren yelken sporunda ülke olarak önemli uluslararası başarılarımız var.
Yelkenli yatçılık terimi ise sportif bir faaliyet olmaktan çok, keyif unsurları içeren bir amatör denizcilik kolu. Rüzgarın gücüyle yelken keyfi yaparken, ister uzak denizlere seyahat eden, ister ülkemizdeki cennet koylarda demirleyip tatillerini yapabilen insanlar için bir yaşam tarzı. Türkiye’de bu işin en büyük duayenlerinden birisi “Kısmet” isimli on bucuk metre boyundaki teknesiyle altmışlı yıllarda Dünya seyahatine çıkarak efsane olmuş Sadun Boro’dur. Eşi Oda Boro ve kedileri Miço ile İstanbul’dan yola çıkan Sadun Boro, bu seyahate sponsor olan Hürriyet Gazetesi’nde maceralarını düzenli olarak yazmıştır. Yurtdışından aldığı bir tekne projesini Türkiye’de imal eden Borolar, dört sene boyunca tüm Türkiye’nin nefeslerini tutarak takip ettiği birer kahramana dönüşmüşlerdi. Bu geziye maddi destek veren Hürriyet gazetesini yöneten ünlü gazeteci, eski uzun yol kaptanı ve aynı zamanda amatör denizci olan Necati Zincirkıran, yıllar sonra Atv televizyonunda yöneticiyken Zuhal ve Osman Atasoy çiftine de sponsor olmuş ve onların, sadece sekiz buçuk metre uzunluğundaki “Uzaklar” adlı tekneleriyle yaptıkları Dünya Seyahati, televizyonda belgesel dizisi olarak yayınlanmıştı. Emekliye ayrılan Kısmet ve Uzaklar teknelerinin rotaları şu anda sergilenmekte oldukları İstanbul Rahmi Koç müzesinde kesişti.
O yıllardan günümüze, yelkenli teknesiyle Dünya’yı dolaşan veya uzak denizlere seyahat eden pek çok amatör denizcimiz oldu. Şu an Dünya denizlerinde amatör olarak Dünya seyahati ya da uzun yol yapan iki yüz binden fazla teknenin olduğu biliniyor. Maalesef bizim amatör denizcilerin oranı bu sayı içinde görünmeyecek kadar küçük. Yine de ülkemizde amatör denizcilik özellikle yelkenli yatçılık pek çok zorlukla ve fedakarlıklarla devam ettiriliyor. 2017’de kurulan Denizlerdeyiz Amatör Denizcilik Derneği (DADD) uzun zaman önce dağılmaya başlayan amatör denizcilik organizasyon kültürünü toparlayacak gibi görünüyor. Bu konuya daha sonra değineceğim.
Hadi dönelim Mehmet Özharar Rallisine. İnternet üzerinde ağırlıklı olarak yelkencilerin buluştuğu en büyük amatör denizcilik forumu olan www.gezginkorsan.org sitesinin düzenlediği bu organizasyona bu sene 80 civarı yelkenli tekneyle az sayıda motor yat katıldı. İnternet üzerinde denizcilikle ve teknelerle ilgili her türlü bilginin ve yorumun olduğu tartışma platformları, çoğunluğu orta sınıf olan denizci ve denizci adaylarını buluşturuyor.
Makine Mühendisi Mehmet Özharar ve Eşi Avukat Gülümser Özharar bir sanayi sitesinde atölye kiralayarak kendi yaptıkları yelkenli tekneleri “Chester” ile güzel seyahatler yaptılar. Maalesef Mehmet Özharar, 2016 yılının ocak ayında aramızdan genç yaşta ayrıldı. Gezgin Korsan forumunda denizciliği, teknik adamlığı ve beyefendiliğiyle pek çok kişiye yardımcı olan, ağabeylik yapan Mehmet Özharar, ikibin civarında aktif üyenin bulunduğu bu forumun kahramanlarından birisi olmuştu. Kaybı yelken camiasını çok üzdü. 2016 yılı Nisan ayında dostlarının ön ayak olmasıyla adını yaşatmak için düzenlenen ralli, bu sene daha çok katılımcıyla büyüyerek, gelenekselleşti. Marmara Denizi’nin çeşitli barınak ve marinalarından gelerek Yalova Marina’da toplanan amatör denizciler, tanımadıklarıyla tanışıp kaynaşırken, tanıdıklarıyla hasret giderdiler. Deniz üzerine yapılan sohbetler sayesinde ralli bir yandan denizcilikle ilgili bir atölye çalışması olurken, bir yandan da hep birlikte coşku içinde yenen akşam yemeği amatör denizcilik ruhunun nasıl birleştirici bir güç olduğunu gösterdi. Ralli öncesi, bu etkinliğe katılabilen ya da katılamayan gezgin korsanlar arasında toplanan bağışlarla Yalova Çocuk Yurdu’ndan elli dört çocuğa hediyeler alındı. Katılamadığı halde okyanus ötesinden bile bağış yapan gezgin korsanların olması, bu forumun gücünü gösterdiği gibi, Mehmet Özharar’ın da ne kadar sevildiğinin bir göstergesiydi. Büyük bir petrol dağıtım şirketinin sponsor olmasıyla, cumartesi günü katılımcılar birlikte Yalova’ya doğru seyrederken, çocuklar kara yoluyla İstanbul’un büyük çocuk eğlence merkezlerden birisine gidip, bol eğlenceli bir gün geçirdiler. Pazar sabahı marinada çocuklarla birlikte yapılan kahvaltının ardından katılımcılar çocuklarla vedalaşarak buruk bir mutlulukla Yalova Marina’dan ayrıldılar.
Modern dünyada iyi bir tüketici olabilmek ve belli bir hayat standardını yakalayabilmek için daha çok çalışmak zorunda kalıyoruz. Ülkemizde işi dışında hobisi olan insanların oranı maalesef çok az. Mehmet Özharar başarılı ama standart bir makine mühendisi olarak kalsaydı belki de dünyamızdan daha sessiz ayrılacaktı. Ama hobisi onu hem daha özgür, hem de daha sosyal bir insan yaptı. Özgürlük sadece yelkenlerimizde değil, aslında bir göz kırpması kadar kısa olan ömrümüzü daha güzel hale getiren tüm hobilerimizde saklı. Mehmet Özharar özgürlükle özdeşleşen yelkenlerini sonsuzluğa açarak bizi pupa suyunda bıraktı. Selametle yoluna devam etsin.