Ufukta seçim daha doğrusu referandum göründü. Yaklaşık 50 milyon kişi sandığa gidip ülkemizin kaderini değiştireceğiz. Peki kimden bekliyoruz kaderimizi değiştirmesini?
Ben 2015 önceki yıl yapılan seçimlerde buldum benim kaderimi kimin değiştireceğini, Fatih Sultan Mehmet köprüsünden İstanbul Anadolu yakasına geçiyordum, önümde seyreden motosiklet sürücüsü yavaş hareketlerle sırt çantasına sağ koluna aldı ve plakasını kapatacak şekilde çantayı plakanın önünde tutarak geçti hızlı geçiş sisteminden. Yaklaşık 100 metre böyle seyredip sonra çantayı yine sırtına aldı ve yoluna devam etti. O gün fark ettim ki biz elimize on bin liralık gücümüz (tahmini HGS kaçağı motosiklet sürücüsünün motor ederi) olunca her gün köprü geçişinde 3,5TL kaçırmaya gayret ediyoruz. Eline bir milyarlık olanak geçen de ona göre kaçırıyor. Ve bu aşağıdan yukarı bizim içimize işlemiş. Ve tabi hakkı yendiğini düşünen diğerine öfkelenmeye başlıyor gün geliyor komşumuzla konuşmaz hale geliyoruz. Bırakın birbirimizi anlamayı, aklımızdakini paylaşmayı çok görüyoruz yanı başımızdakine. Peki nasıl halledeceğiz bu önemli insanlık sorununu.
“birlikte eğlenerek”
Araştırmalar gösteriyor ki, farklı etnik kökenlerden, farklı inançlardan veya coğrafyalardan insanları bir arada tutmanın en kolay yolu, onları “birlikte eğlendirmek.” İlk duyduğumda benim içselleştirmem biraz zaman almıştı. Yardımcı olması için birkaç örnekle pekiştirmeye çalışayım. Bundan 20 yıl önce Türkiye’de hiçbir kadının hayatında “baby shower” (doğum öncesi hamile kadına ve bebeğine hediye alma toplanması, eğlencesi) diye bir şey yoktu. Bundan 25 yıl önce evlilik töreni öncesi erkekler bekarlığa veda partisi yapmazdı. Birkaç yıl önce yatırım arayan bir girişimci dinlemiştim, düğün, kına, nişan gibi aktiviteler için malzeme satıyormuş internetten. En çok ne satılıyor diye sorduk. Sahte dolar demeti cevabı aldık :)
Demek ki biz insanlar eğlence söz konusu olunca nereden gelmiş, kimin adetiymiş diye bakmamayı seçiyoruz. Bence iyi de ediyoruz. Madem bir kere geliniyor bu dünyaya, en azından eğlence libir hayat sürelim diyorum. Ne dersiniz?
Üstelik hayatımızdaki değişiklikler sayesinde her geçen gün eğlenceye daha çok vakit, kaynak ve olanak var. GoPro ile başlayan aktivite kameraları sayesinde insanlık bir başkasının sıra dışı deneyimlerine kolaylıkla erişiyor, video kaydeden dronlar sayesinde outdoor faaliyetleri kolaylıkla kayda alınıyor, 5000 metreden heliski yapan birini kayda almak için en az o yetenekte bir başka kayakçı-kameramana ihtiyaç yok. İnsanın giremediği, keşfedilememiş yerlere dronlarla girip yeni maceralar planlayabiliyoruz, 20 yıl içinde şoförsüz otomobiller sayesinde dışarı çıktığımızda alkol sınırı derdimiz olmayacak çünkü otomobilimiz bizi sağsalim eve getirebilecek. Video kanallarında binlerce “kendin yap” videosu var. Bu sayede yepyeni bir şey öğrenmek her geçen gün daha kolay. Diğer taraftan her geçen gün satın alacağımız lüks daha ucuz ve erişilebilir. Üstelik Y kuşağı sayesinde insanoğlu daha akıllı yaşamayı da öğrenmeye başlıyor. 25 yıl çalışıp bir ev, araba yazlık almak yerine ihtiyacı olduğu kadarını satın alıp, geri kalan kaynakla daha iyi bir hayat yaşamaya gayret ediyor. Her şey daha çok, daha büyük ve daha ucuz.
O zaman, iyi eğlenceler.